Çok yalnızdım. Herkesten daha yalnız... mutsuz... umutsuz...
Hayatıma ansızın girişin yalnızlığıma ansızın veda edişimdi. Fark etmemiştim hayatıma girişini yalnızlığa veda ettiğimi fark etmediğim gibi.
Senden önce yalnızlığı iyi bildiğimi iddia ederken, senden sonra fark ettim yalnızlığın ne olduğunu. Senin olmayışındı yalnızlık. Sevdiğini sevememek, görememekti. Senden önce kimseyi sevmemiştim ki!
Senden önce sevmeyi bildiğimi iddia ederdim. Senden sonra fark ettim sevmenin ne olduğunu. Anlaşmak, beğenmek, dokunmak, sürekli düşünmek, hayaller kurmak, kıskançlık krizlerine girmek, kavgalar etmek değildi sevmek. Güvenmekti... Yalnızlığın ne olduğunu öğrenmekti. Kıymet bilmekti...
Senden önce kıymet bildiğimi iddia ederdim. Senden sonra fark ettim kıymetin ne olduğunu. Sevdiğini zannedip elinden kaçırmamak için takılan maske değildi kıymet vermek. Sahiplenmekti... Yalnızlığın ne olduğunu öğrenmekti. Özen göstermekti.
Senden önce sahiplenmeyi bildiğimi de iddia ederdim. Senden sonra fark ettim sahiplenmenin ne olduğunu. Sevdiğini kıskanmak, herkesten saklamak, bencilce davranmak değildi sahiplenmek. İnanmaktı... Yalnızlığın ne olduğunu öğrenmekti. O’ nu herkesle paylaşmaktı.
Bu aşktı. Aşk; yalnızlığın ne olduğunu öğrenmekti. O’nsuz hayatın anlamsızlığıydı....
|